top of page

PATRONLAR DÜNYASI "Zeytinlikler için tehlike henüz geçmedi"

Sanayi sitelerini zeytinliklerin 3 kilometre yakınına sokmayan mevcut yasada yapılması planlanan bazı değişiklikler iptal edildi. Ancak zeytin ağacının kaderi 9 kişinin inisiyatifine bırakılabilir.

"Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın fenni gerekçeye dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez."

Sektörün temsilcilerinin "Zeytinin koruma kalkanı" dediği, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun'un 20'nci maddesi bu şekilde söylüyor.

Ve son dönemde zeytinliklerin imara açılıp açılmayacağı ile ilgili tartışma da yine bu madde üzerinden kopuyor...

İlk olarak 17 Mayıs'ta imzalanan, "Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı", ya da halk arasında bilinen adıyla "Üretim Reform Paketi", 2023 hedefleri kapsamında yeni sanayi alanlarının oluşturulması, teknoloji yoğun üretime odaklanılması, planlı sanayileşmeyi ve bunlar için başta organize sanayi bölgeleri olmak üzere tüm sanayicilere teşvikler verilmesini kapsayan bir torba yasa.

Tartışmalara neden olan ise 76 maddelik bu torba yasanın zeytinliklerle ilgili olan üç maddesi. Bu üç maddenin mevcut yasadaki hâli, torba yasada ne önerildiği, ne gibi değişiklikler yapıldığı ve gelen itirazlar ise şöyle:

1) 15 AĞAÇ MESELESİ

Torba yasanın ikinci maddesi, 3573 sayılı zeytincilik kanununda yapılacak değişikliklerle "zeytinlik alanının" tanımının değiştirilmesini öngörüyordu. Buna göre dekar (Bin metrekare) başına en az 15 zeytin ağacının bulunmadığı alanlar zeytinlik olarak kabul edilmeyecekti. Bu da söz konusu alanları yalnızca sanayi siteleri için inşaata açabiliyordu.

Ancak gelen tepkiler üzerine bu madde iptal edildi. Zira 15 ağacın altındaki alanların zeytinlik sayılmaması, 173 milyon 785 bin zeytin ağacı olan Türkiye'de 80 ila 100 milyon ağacın tehlikeye girmesi demek.

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) İcra Direktörü Mustafa Tan'a göre Türkiye'de en kaliteli yağın üretildiği ağaçlar, 2 bin yıllık en eski ağaçlar ve bunların sayısı dekar başına 10-12'yi buluyor.

Tan, bu tasarının Avrupa Birliği'ne uyum yasalarıyla da alakalı olmadığını düşünüyor çünkü Avrupa Birliği kriterleri dekarda 2,5 ağaç bulunan alanı zeytinlik sayıyor.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya'nın verdiği istatistikler ise durumun vahametini daha net ortaya koyuyor:

"Türkiye'de dekar başına düşen ağaç sayısı 15, hatta 10-12 ağaçtan da azdır. Kuzey Ege'de zeytin ağaçları arası mesafe 10 metreden fazla. Dönüm başına 10 ağaç düşer. Özellikle Rumlardan kalan ağaçlarımız büyük.

Zeytinliklerin yüzde 80'i de eğimli arazide. O zaman da ağaç arası mesafeye bakmıyorsun, neresi boşsa oraya dikiyorsun. Böylece zeytinlik iki ağaçlık da olabiliyor.

2) PARA CEZASI

İlk kez 78 yıl önce kabul edilen zeytinlik kanunun 14'ncü maddesi zeytinliklere her çeşit hayvanın sokulmasını yasaklıyor. Hatta zeytin sahalarına en az bir kilometre yakınlıkta koyun ve keçi ağılı yapılması da yasak. Bu hükme uymayanları ise 3 aya kadar hapis ve/veya 10 bin liraya kadar para cezası bekliyor.

31 Mayıs'ta toplanan Meclis Komisyonu'nda kabul edilip Genel Kurul'a gönderilen yasa tasarısının önceki şeklinde hapis cezasını kaldırıp 5 bin liralık para cezası şart koşulmuştu. Son düzenlemede ise para cezası kaldırılıp yerine yalnızca 6 aylık hapis cezası öngörüldü.

Zeytin ağaçlarını izinsiz kesenler için ise ağaç başına 4 bin lira ceza ödenmesi teklif ediliyor.

3) "ZEYTİNİN KORUMA KALKANI"

Bu makalenin ilk paragrafında belirtilen 3573 sayılı kanunun 20'nci maddesi, yeni düzenlemeyle şu şekle çevrilmek isteniyor:

“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez. Ancak alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu yetkisini gerektiğinde valiliklere devredebilir.”

Sektörün uzmanları ve hükümet yetkililerinin en fazla karşı karşıya geldiği bu maddede tartışılan iki önemli konu var: Kamu yararı neye denir? ve "uygun görecek" Kurul'u kim oluşturacak?

"Ağacın ömrü 2 bin, madenin ömrü 50 yıl"

"Zeytin, kamu yararına hizmet etmiyor mu?" diyen Mustafa Tan, dünya kıtlık tehlikesi ile karşı karşıyayken, şu anda 170 milyon ağacı olan Türkiye'nin, kapasitesini 3,5 milyara çıkararak dünyanın bitkisel yağ açığını karşılayabilecek imkanı olduğunu bu durumun da 2025 yılında inanılmaz bir avantaj sağlayacağını söyledi.

Tan, oldu bittiye getirildiğini düşündüğü tasarıda kamu yararının ne olduğunun net bir şekilde açıklanması gerektiğini vurguladı. UZZK İcra Direktörü, "2 bin yıldır verim veren bir ağaç hangi madenden daha değerlidir. Bir madenin ömrü 50 yıl sürer" dedi.

İspanya'nın turizmden sonra en büyük gelir kapısı olan zeytinciliğin Türkiye'de de ciddi oranda gayrisafi yurtiçi hasılaya katkıda bulunduğu söyleyen Tan şöyle konuştu:

"Ana dolu'nun zeytinleri gen merkezleridir. Dünyaya buradan yer alır. Bu ağaçlar, turizm için de gelir kaynağı. İspanya'da iki üç yıldan bu yana yarı mahsül yok. Ağaçlar kuruyor, hastalıklar baş gösterdi. Türkiye'de toprağın yapısı o kadar uygun ki zeytin bizde her yıl artıyor. Zeytincilik tam ivme kazanmışken önü kesilmemeli."

Son 16 yılda Türkiye'deki zeytin ağacı sayısı 76 milyon, yani neredeyse Türkiye nüfusu kadar arttı. Sektörün 2023 hedefi ise ağaç sayısı bakımından İspanya'dan sonra ikinci sıraya oturabilmek.

Zeytinin kaderini belirleyecek Kurul

Mevcut kanunda yer almayan ve tasarının yasalaşması hâlinde nerenin imara açılıp açılmayacağına karar verecek Kurul ise 9 üyeden oluşacak. Bu üyeler, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın ildeki üst düzey temsilcileri ile ziraat fakültesi, ziraat odaları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitüsüne bağlı kişiler olacak.

Söz konusu Kurul, Ankara'da toplanacak bir karar mercii olmayacak. Valiliklere de yetki verilecek.

UZZK Başkanı Ümmühan Tibet, yedi veya sekizi bürokratlardan oluşan, sektör temsilcilerine yer verilmeyen bir kurulun alacağı kararların demokratik olmayacağını savunuyor. Tibet'e göre valiliklerin de Bakanlığın vereceği bir karara karşı çıkması mümkün değil.

Tasarının daha önce altı kez değiştirilen yasa tasarısında da yer alan Kurul'un daha demokratik olduğunu ancak yine de kanuna aykırı olduğunu savunan Mustafa Tan, "Daha önce altı kez kanuna aykırı bulunduğu gerekçesiyle reddedilen maddenin daha da kanuna aykırı şekilde önümüze getirilmesi kabul edilemez" dedi.

"ZEYTİN KENDİ TOPRAKLARINDA SÜRGÜNE GÖNDERİLİYOR"

Bu yasa tasarısı hazırlanırken sektörün temsilcilerinin görüşünün alınmadığın söyleyen UZZK Başkanı Tibet, tasarı yayınlandıktan sonra bakanlıkla görüştüklerini, ilk görüşmeden sonra yukarıda belirtilen ilk iki maddedeki değişikliğin olduğunu ancak en kritik 20'nci maddede bir değişiklik olmadığını söylüyor.

Bu durumun medyada "Zeytin kazandı " diye algılanmasının çok yanlış olduğunu söyleyen UZZK İcra Direktörü Tan da "Zeytinin kazandığı falan yok. Eşeğini kaybeden zeytine eşeğini geri verdiler. Zeytin ağaçları kendi topraklarında sürgüne gönderiliyor" diye konuştu.

"Biz Türkiye'nin önündeki yatırımlara engel değiliz" değiliz diyen Tan, tarafsızlık ilkesine riayet ettiklerini, politikalarının zeytin politikası olduğunu söyleyerek yasada değişiklik yapılması için mutabakatın gerektiğini, görüşlerinin alınmasının elzem olduğunu söyledi.

ÇÖZÜM NE?

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özkaya, konuyla ilgili olarak Komisyon'da hapis cezasını da içeren alternatif bir plan sunduklarını söyledi.

Bir yere yapılacak yatırımın tarım arazisine zarar verip vermeyeceği ile ilgili rapor hazırlayan kişinin raporunun arkasında durması gerektiğini vurgulayan Özkaya, sundukları planda tarım alanının zarar görmesi durumunda firma sahibinin de, projenin uygulayıcısının da, raporu hazırlayanın da 10'ar yıl hapis cezası almasını önerdiklerini ifade etti.

Gökçen Tuncer/BusinessHT

Mevcut yasa tasarısında Kurul'un cezai müeyyidesi olmadığının altını çizen Özkaya, "Kurul sadece zeytinliğin imara açılıp açılmayacağına karar verecek. Ancak araziye zarar geldiğinde ceza almayacak. Sadece zeytinlikler için değil, meralar için de aynı durum söz konusu" dedi.

Kurul'un belli bir alanın neye göre zeytinlik olup olmayacağını belirleyecek kriterlerin de net olmadığını aktaran Özkaya, "Konusunda uzman kaç kişinin olacağı da belirsiz. Sürdürülebilir bir yapı olması lazım. Cezai müeyyidesi olsa kişi, "Kurul'a girersem başım yanabilir" diyebilir" ifadelerini kullandı.

UZZK İcra Direktörü Mustafa Tan ise Bakanlık'la görüştüklerinde yasa tasarısındaki zeytinlikle ilgili 3 maddenin tamamen çıkarılmasını talep ettiklerini söyledi. Tan, sektörün temsilcilerine zaman verilmesini ve yeni baştan madde madde bir zeytincilik yasası hazırlanması gerektiğini savunuyor.


Comments


bottom of page